2 Ocak 2011 Pazar

Rabbit Hole (2010)



Herhalde Akademi’nin böyle filmlere ayrılmış bir kontenjanı var (bilmiyor değildik). Genelde senaryo ya da erkek-kadın oyuncu dallarında aday olan bu filmlerin (In the Bedroom, Little Children, Juno ) hep aynı ideolojik arkaplan üzerine inşa edildiği görülebiliyor: Amerikan banliyölerinde mukim, kendi çitleri dışına çıkmayan çekirdek ailenin kutsanması.

Rabbit Hole, eğer bu pre-determine tapınmadan bir adım bile dışarı çıkılırsa, Amerikalıların başlarına ne tür felaketler geleceğini anlatır. Çocuk köpeği takip ederek çitin dışına çıkar, o sırada -ileride koleje kabul edilecek- genç hız sınırını aştığından çocuğu arabasıyla ezer. Ev içindeki pre-determine hayatından bıkan erkek kahramanın arabalarda, tıpkı bir liseli gibi ot içmesi de aslında bir uyarı niteliğindedir: Aman ha, 20 yıl önceki haline dönüverirsin bir anda; evine dön hemen.

Bu filmler esas itibariyle hız sınırını ve trafik lambalarını yücelten aydınlanmacı ve modern akıldan tevarüs etmişlerdir. Hepsi bir şekilde modernite bağnazlığıyla maluldür. Bu akla karşı çıkan Haneke gibi bir yönetmen için modernite ideolojisi, herkes tarafından alenen kabul edilmiş ‘bilinmeyen kod’tur.

Rabbit Hole filminin kendi bağnazlığını teşhir edişi ise görülmeye değerdir. Sistemin yeniden üretilmesi için, erkek, kaybedilen çocuk yerine hemen bir başka çocuğun ikame edilmesi fikrinde ısrarcıdır. Ancak böylece ev, nesil zincirini tamamlayarak (dede, baba, oğul – anneanne, anne, kız) her ne olursa olsun, kendi hüviyetine kavuşabilir. Zincirin herhangi bir noktasındaki herhangi bir aksama behemehal telafi edilir: Anneannenin eroin nedeniyle ölen çocuğu; oğlunu kazada yitiren anne; sevdiği adamı sevgilisinden ayırıp barda çalışan sevgilisini annesinin yanına yerleştiren kızkardeşin doğuracağı kız çocuk. Mezkur karakterlerin filmin plotunda herhangi bir yeri yoktur, sadece bu ideoloji gereği vardırlar.

Amerikan sinemasının ürünü olup aynı klasmanda yarışan American Beauty ve Revolutionary Road filmleri bu çekirdek ailenin altına dinamit döşeyerek diğer örneklerden ayrılır. Her iki filmin yönetmeninin de Sam Mendes olması dikkate değerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder