29 Ocak 2011 Cumartesi

The Social Network (2010)



Neredeye bir zilyon üyesi bulunan bir sitenin filmini yapmak isterseniz ve bunu da bir gençlik fenomeni olan David Fincher’a çektirirseniz, bütün bunları konuşulmaya değmeyecek bir film çektiğinizi haber vermek için yaparsınız. Facebook sitesinin kuruluşunu ve yaşadığı bir takım yasal problemleri konu edinen Social Network filmi, bütün başarı hikayesi filmlerinde olduğu gibi, protagonistin epikleştirilmesini hedefler.

“Genç” Mark, bir bilgisayar dahisidir ve “TheFacebook” diye bir site kurar. Sitenin kuruluş sebebi duygusaldır ve filmdeki esas gerilim bir arkadaşlık ve iş ortaklığı hususunda yaşanan problemler üzerinedir. Zaten filmin tag line’ı (Birkaç kalp kırmadan, 500 milyon arkadaş edinemezsiniz) da zikredilen meselelerin yoğunluğunu arttırır.

Başarılı kahramanımız yola çıkarken, bütün başarılı kahramanlar gibi, birtakım problemlerle karşılaşacaktır ve problemlerin üstesinden behemehal gelecektir. Filmin sonunda karşılaşılan problemlerin yasal yoldan çözüldüğünü görürüz. “Sözde” özel alanlarındaki problemlerini halledemeyen kahramanlar bir çatışma içerisinde bulurlar kendilerini. Başkahramanın milyarder olma gibi bir niyet taşımadığını, filmin uyarlandığı kitabın adından itibaren okuruz: Kazara Milyarder. (Aynı yazarın, şu an Kevin Spacey tarafından filme uyarlanan diğer kitabının adı da, aynı dahi-amerikalı-üniversiteli-çocuk-ve-başarısı temasını işlediği romanının adı da The True Story of Six MIT Kids Who Took Vegas for Millions’dır).

Facebook filminin ana-teması kişisel kalp kırıklıkları gibi görünür; ama filmin sonunda kaybeden yoktur, herkes kapitalist gerçekliğe ayak uydurur ve hisselerden payını alarak çekilir. Bütün film boyunca başkahraman Mark’ın parayla bir işi olmadığını kanıtlayan onlarca detay sunulur. Daha sonra Napster’ın kurucusunun “cool”luğundan etkilenip onunla ortak iş yapmaya başlar. Hedef bir milyar dolardır. Filmin sonunda öğreniriz ki, Facebook şu anda bilmem kaç zilyon dolar değerindedir.

Kişisel hayal kırıklıklarının medarı olan “cool”luğun edinilmesi ve korunması için kahramanlarca girişilen onca mücadele, Mark dışındaki bütün kahraman ve ortakların yere çalınmasıyla son bulur. Şu kardeşler şu kadar sus payı almıştır, diğer ortak adını tekrar siteye yazdırır ama hiçbir coolluğu kalmamıştır, Mark ise dava salonunda sitenin kurulmasına ön ayak olan kızın Facebook profiliyle meşguldür.

Facebook’un 1 miyar dolara kadar korunan kulluğu, şimdiki değerinin bilmem ne kadar olmasıyla kotarılır. Peki Mark’ın bir stereotipten öteye gidemeyen kişiliği ve yeterince derinleştirilmeyen hayal kırıklıklarının bütün bunlarla ne alakası vardır? Tıpkı en temel ergen isyanını çekmeyi başaran Fincher’ın birkaç on milyon dolara kadar korunan anarşizmi gibi. Peki Fincher, bu filmi çekmesine neden olan kıza, facebook’tan arkadaşlık talebi yollamış mıdır? Bu konu üzerine bir film çekilmesi ve yönetmeninin Spielberg olması gerektiğini düşünüyoruz.

Not: Şoreş, Tansaş Money club’a 10 lira yatırdım, gerekli yaz ihtiyaçlarını buradan karşıla.

Not: Tamamdır, %30.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder